TDS (Toplam Çözünmüş Katı Madde), sudaki çözünmüş minerallerin, tuzların, organik maddelerin ve metallerin toplamını ifade eder. Ancak, TDS’nin yüksekliği her zaman suyun kirli olduğu olduğu anlamına gelmez.
1. Maden Suları ve Yüksek TDS
Maden sularındaki yüksek TDS değeri genelde çözünmüş minerallerin (kalsiyum, magnezyum, sodyum gibi) zenginliğinden kaynaklanır. Bu mineraller insan sağlığı için faydalıdır ve maden sularında 500-1500 mg/L arasında bir TDS seviyesi tamamen normal ve güvenlidir.
Yüksek TDS bu durumda bir sorun teşkil etmez; aksine bu zenginlik, maden suyunun tercih edilme nedenlerinden biridir.
2. İçme Suyu ve WHO’nun TDS Önerileri
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), TDS seviyesinin doğrudan bir sağlık riski oluşturmadığını belirtmiştir, ancak TDS’nin suyun tadı üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. WHO’ya göre:
300 mg/L’ye kadar: Mükemmel
300-600 mg/L: İyi
600-900 mg/L: Orta
900-1200 mg/L: Kötü
1200 mg/L ve üzeri: Kabul edilemez
WHO, içme suyundaki TDS’nin genelde 1000 mg/L’yi aşmamasını önerir. Daha yüksek TDS seviyeleri, hoş olmayan bir tada ve sudaki zararlı maddelerin varlığına işaret edebilir.
3. Tehlikeli Olabilecek Yüksek TDS
Yüksek TDS, zararlı maddelerin (örneğin arsenik, kurşun, nitrat) bulunabileceğini gösterebilir. Bu nedenle, TDS seviyesi yüksek bir suyun güvenilirliği için çözünmüş maddelerin analizi yapılmalıdır.
Örneğin, TDS’nin ana bileşeni minerallerse, bu durum faydalı olabilirken, su ağır metaller içeriyorsa, ciddi sağlık riskleri oluşabilir.
Maden sularında yüksek TDS, minerallerin zenginliği açısından faydalıdır ve genellikle güvenlidir. Ancak içme suyunda TDS’nin 1000 mg/L’yi aşması, hem tat hem de içeriğin güvenilirliği açısından dikkat edilmesi gereken bir durumdur. TDS tek başına suyun kalitesini değerlendirmek için yeterli değildir; içerikteki maddelerin niteliği belirleyicidir.